Hoşgelen, sefa gelenler, bol bol gelenler

25 Nisan 2012 Çarşamba

23 Nisan:Neşe ve keder(imiz)!

Bugün 23 nisan
Hep neşeyle doluyor insan!

2007'ye kadar 23 Nisan'ın anlamı hep neşeydi benim için 2007 yılının 23 Nisanın da en sevdiğim insanlardan biri olan dedemi kaybedinceye kadar.
Aralık 2006 gibi öğrenmiştik akciğer kanseri olduğunu ve öğrendiğimiz de beyninde 3cm lik bir kitle oluşmuş bile :(
Kanserin en hızlı ilerleyen türüymüş ve maalesef dedemi bulmuştu. Dedem kaç yaşında sigaraya başlamıştır bilmiyorum ama ben kendimi bildim bileli içerdi, muhtemelen gençken başlamıştı ve en az 40sene içmiştir... Ve sigaraya laf söylenilmesine kızardı..
Tek kötü huyuydu bu.

Her insanın dedesi kendine iyidir kendine özeldir ama dedemi sadece benim özel görmediğimi hastaneye yattığı zaman da cenazesinde de çok iyi anladım. Hastane de yatarken tek kişilik oda da kalmıştı, yanında anneannem her gün,annem ve dayım da sırayla kalırlardı. Geleni, gideni, ziyaretçisi hiç bitmezdi... Günün her saati biri gelirdi. Geceleri bile gelen olurdu.

Dedem de sağlığında öyleydi ama 
biri hasta mı oldu hemen "geçmiş olsun"a
biri mi öldü hemen "cenaze"ye ve "taziye"ye
biri mi evleniyor hemen "düğün"e giderdi.
Kimseyi iyi kötü gününde yalnız bırakmazdı.
Dedemin annesi vardı benim biricik büyükannem onun gözleri görmediği için anneannem genelde onunla kalırdı ama dedem ikisi adına her yere gider, hiç kimseyi yalnız bırakmazdı.
Benden 2yaş küçük kuzenim İzmir'in ilçelerinden birinde lise kazandığında dayımın işi burada diye kuzenimle dedem,anneannem,büyükannem birlikte gittiler, sırf kuzenim yurtlarda kalmasın diye.
İkimiz içinde her zaman fedakarlık yaptı(lar)
Yaz başında yaz meyvesi mi çıkmış, hemen alır getirirdi bana, ben daha tatmadım diye.
Canı mı sıkıldı atlar otobüse gelir bi kahve içer giderdi, anneannem evde haberi yok tabi,
gider eve "selamı var büyük cadının" dermiş.
"Büyük cadıyı özledim"dermiş anneanneme ve soluğu hemen bizde alırdı.
2006da İzmir de deprem olduğunda bile sabah ilk otobüsle gelmişti bizi görmeye...

O kadar dinçti ki, her gün kilometrelerce yol yürürdü. Herkes maşallah derdi hep bu yüzden de nazar değdiğini düşündüm dedeme çünkü hastalandıktan sonra iyice zayıfladı, ve son aylarını yatakta geçirdi.
Hatta dedemden önce anneannemin erkek kardeşi akciğer kanseriydi ve sırf onun canı birşey(meyve ya da sebzeydi hatırlamıyorum) istedi diye onu bulmak için İzmir'i ilçeleri de dahil talan etmişti.
Meğer onun için ararken kendi de hastaymış ama bilmiyormuşuz ki.
Kansere sinsi hastalık diye boşuna demiyorlar.
Evet erken öğrenenler için yenilebilecek bir hastalık ama biz öğrendiğimizde artık yapılabilecek hiçbirşey kalmamıştı. Belirtisiz gelmişti bi anda el kol hareketlerini idare edememeye başlamıştı dedem hemen doktora götürdüler ve çıktı işte beyninde, meğerse o kitle bilmem nereye basınç yaptığı için hareketlerini kontrol edemiyormuş.

Vefat ettiği gün ben Ankaradaydım ve 22nisan akşamına bilet almıştım çok önceden. 22nisan 23:59daydi otobüsüm ve ben yola çıkıyorum diye aradığımda annemin telefonunu başkası açtığında anlamıştım dedemi kaybettiğimizi. 18nisandı sanırım; dedem iyice bilincini yitirmiş, zayıflamış bir şekilde yatıyordu. Gittim ellerini yüzünü öptüm "ben gidiyorum, Allahaısmarladık" dedim ama gözünü bile açamıyordu zorlamadım, tam yanından kalktım giderken annem ve anneannem "dedene bak" dediler, döndüm arkamı gözlerini açmış bana el sallıyordu. Dedemi son gördüğümde bana gülümseyip el sallamıştı hep öyle kaldı aklımda. Nereden bilebilirdim ki onun da bana o an "Allahaısmarladık" dediğini...

22nisan akşamı otobüse bindiğimde annem telefonu açmadığında anlayınca dedemi kaybettiğimizi önce kavrayamadım ama sonra o kadar çok ağladım ki sabahı eve geldiğimde evde olan en az 50 kişi bana bakıyordu. Annem, anneannem... herkes bana sarılıp ağlıyordu ama ben ağlayamıyordum bile...
Müstakil 3 katlı bir evde ve her yer doluydu, tüm odalar, balkon,merdivenler...
o kadar çok seveni vardı ki...
Cenazenin kalkacağı caminin sokağı kilitlenmiş kalabalıktan...
yokuşun başından sonuna kadar -belki 500m sokak belki 1km tam bilmiyorum-araba doluymuş.
Herkes çok severdi, herkes çok sayardı...
kimseyi kırmaz, kimseyi üzmez, herkes için çırpınırdı.
Ama öldü, babasının öldüğü yaşta 68 yaşında...
Her düğüne giden o kocaman kalpli adam kuzenimin okuldan mezun olduğunu da, bizim üniversiteyi bitirdiğimizi de, nişanlarımızı da göremedi. Ve düğünlerimizi de göremeyecek ama umarım görüyordur. Biz onu göremesek de...
Seni her zaman çok sevdim, ve çok özlüyorum dedecim
Nur içinde yat...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlamak ister misin?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...